Öğretmenliğe adanan kocabir ömür…
“Ben ancak bir muallim/öğretmen olarak gönderildim.” diyen Sevgili Peygamberimiz’in izi ardınca yürüyen ve soyadı gibi, kendisinden sonrakilerin ardından yürüyeceği “İz” bırakan adanmış bir eğitimcidir Mahir İz Hoca.
Hani öğretmenler muma benzer ya, başkalarına ışık vermek için tüketirler kendilerini; işte öyle tüketmiştir Mahir İz de kendini, hayatını. Mermer için bir heykeltıraş ne ise, bir nesil için o olmuştur bu kutlu ve onurlu meslek sahibi müstesna insan. Gönüllere yağan bereketli bir yağmurdur o; insanların ellerinden tutan ve onları adım adım aydınlığa götüren bir rehberdir.
“Talebe, evlattan evlâdır.” diyerek öğrencilerini kendi çocuklarından daha öncelikli tutmuş bir öğretmendir o.
Kıyamet günü Rabb’im bana, “Kulum, tekrar dünya hayatına geri dönecek olsan ne olmayı isterdin?” diye sorsa, kaç öğretmen onun gibi cevap verir:
“Öğretmen olmak isterdim ya Rabbî!”
“Eğer Rabb’im bu soruyu bana bin kere soracak olsa, yine de ‘öğretmen olmak isterdim’ diye cevap verirdim.”
Öğrencileri ile sadece sınıfta birlikte olmakla yetinmeyen, okul haricinde de öğrencilerine evini, gönlünü açan bir öğretmen…
Yazın Emirgân’da, kışın Erenköy’de yaptığı sohbetlerle bir türlü doyamadığı öğrencilerine sohbet meclislerinde daha fazla ilim-irfan muhabbeti aşılamaya çalışan fedakâr bir ruh…
Mezun olup hayata atılan öğrencileriyle irtibatını koparmayan, yazdığı mektuplarla onları irşad eden, gayrete davet eden mümtaz bir sima…
Öğrencilerinin bir gün kendisine,
“Hocam, bu kadar mektuba nasıl yetişiyorsunuz? Biz size yazıyoruz. Siz bize cevap yazmak zorunda değilsiniz. Kendinizi yormayın.” diye ricalarına cevaben onlara şöyle demiştir:
“Evladım, mektup yazmak selam vermeye benzer. Selam vermek sünnet, almak vaciptir. Siz bana mektup yazmakla selam vermiş oluyorsunuz. Benim size cevap yazmam vacip hükmündedir.”
Yine Mahir Hoca, ileri yaşına ve ödeneği kesilmiş olmasına rağmen Yüksek İslam Enstitüsü’ndeki derslerine 3 vasıta değiştirmek üzere devam etmiş… Kışın karlı bir günde evden okula çıkmak üzere iken hanımının, “Bey, nereye gidiyorsun bu havada? Vasıta olmaz, evden çıkma boşuna.” demesine rağmen, evden otobüs durağına gidip yaklaşık bir saat bekledikten sonra vasıta gelmeyince eve geri dönerek kendisine, “Ben sana demedim mi bu havada vasıta bulunmaz, çıkma diye? Bak, boşuna bekledin, hasta olacaksın şimdi.” diyen hanımına: “Hanım, ben evden çıkıp, durağa gidip, otobüs beklemekle üzerime düşeni yaptım ve bu dersi enstitüye gidip yapmış ecrini aldım Allah’ın izni ile.” diyerek muallimlik mesleğindeki samimiyetini tescil etmiştir.
Mahir İz Hoca;
Mesleğine aşkla bağlanan,
Vücudunun tüm zerrelerinde samimiyet barındıran,
İnancının ve samimiyetinin gereği her türlü gayret ve çalışkanlıktan geri durmayan,
Şahsiyet ve karakter sahibi bir muallimdi.
“Öğretmenliğe Adanan Bir Ömür Mahir İz Hoca” seminerimizde, Hocanın bu güzel vasıfları ve muallimlik tecrübeleri, hatıralarla kıymetli dinleyenlerimizle paylaşılmaktadır.